Abstract
Amaç: Biz bu çalışma ile bir yıl içinde konjenital kalp cerrahisi geçiren pediatrik hastalarda serebral desatürasyon oranlarını ve serebral desatürasyon ile komplikasyonlar arasındaki ilişkiyi araştırmayı amaçladık.
Yöntem: Çalışma prospektif gözlemsel olarak bir üniversite hastanesinde gerçekleştirildi. Çalışmaya konjenital kalp cerrahisi geçirecek 18 yaş altındaki 115 hasta dahil edildi. Serebral desatürasyon bazal değere göre %25’lik doku oksijen satürasyonunda azalma (alt alarm limiti) olarak tanımlandı. Süre (sn), hastanın düşük alarm limitinin altında kaldığı saniye olarak, derinlik (%) hastanın serebral doku satürasyonu (rSO2) ile düşük alarm limiti altındaki rSO2 farkı arasındaki yüzdeyi ifade etmekteydi. Serebral desatürasyon skoru (eğri altında kalan alan) %*sn kullanılarak hesaplandı. Hastalar iki gruba ayrıldı: grup 1 (desatürasyon skoru >3000 %sn) ve grup 2 (desatürasyon skoru ≤% 3000 %sn). Gruplar demografik veriler, intraoperatif ve postoperatif değişkenler, postoperatif komplikasyonlar, yoğun bakım ve hastanede kalış süreleri açısından karşılaştırıldı.
Bulgular: Çalışmada 59 hastayı (%51.3) erkekler oluşturmakta iken, 28 hastanın (%24.3) siyanotik kalp hastalığı mevcuttu. Ellibeş hastada (%47.8) desatürasyon skoru 3000 %sn üzerinde idi. Postoperatif komplikasyonlar Grup 1’de anlamlı olarak fazla idi (% 71 vs % 3.3; χ²=57.119, p<0.001). Logistik regresyon analizinde desaturasyon skorunun >3000 %sn (p<0.001) olmasının, düşük vücüt yüzey alanının (p=0.001) ve uzamış kardiyopulmoner baypas süresinin (p=0.006) postoperatif komplikasyonlarla ilişkili olduğu saptandı.
Sonuç: Konjenital kalp cerrahisi geçiren hastalarda serebral desatürasyon skorunun 3000 %sn üzerinde olması hasta prognozunda negatif sonuçlara neden olmaktadır.